İzmir’in en güzel kıyılarından biri olan Çeşme, geçtiğimiz günlerde yine bir orman yangınıyla sarsıldı. Yangının rüzgârla yayılması sonucu yüzlerce…

İzmir’in en güzel kıyılarından biri olan Çeşme, geçtiğimiz günlerde yine bir orman yangınıyla sarsıldı. Yangının rüzgârla yayılması sonucu yüzlerce hektar alanın kül olduğu bu felaket, sadece ağaçları değil, gölgelerinde yuva kuran binlerce canlının yaşamını da aldı. Kuşlar kaçtı, sincaplar sustu, toprak sessizleşti. Ama şimdi asıl sorumluluğumuz başlıyor: Bu yangından sadece küller değil, umut da çıkmalı.

Doğa yanar, iyileşir. Peki ya biz?

Doğanın kendini iyileştirme gücü vardır. Toprak dinlenir, tohum çatlar, yeni filizler baş verir. Ama bu süreç sadece doğaya bırakıldığında işler. Eğer insan eli, yangından sonra imar izniyle, betonla, rantla yeniden müdahale ederse; doğanın bu kadim döngüsü kırılır. Ve o zaman bir orman değil, bir ekosistem kaybolur. Sonsuza dek.

İmara Açmak: İkinci Bir Yangın

Yangın sonrası alanların "tesadüfen" yapılaşmaya açılması artık kamuoyunun da dikkatinden kaçmıyor. Bu, doğaya karşı ikinci bir ihanettir. Çünkü:

  • Bir alan betonla kaplandığında, bir daha asla kuş sesi duyulmaz.
  • Karbon yutağı olan ağaçlar gider, yerine ısı adası oluşur.
  • Çocuklarımız bir ormanda koşamayacak, sadece site bahçelerinde top oynayacaktır.

Orman vasfını yitiren alanlar, aynı alanda tekrar ormanlaştırılmak zorundadır. Bu, hem bir anayasa hükmüdür (madde 169), hem de gelecek nesillere borcumuzdur.

Peki ne yapmalıyız?

İlk olarak, doğaya saygı duymalıyız.
Toprağın, suyun, ağaçların ve sessizce orada yaşayan hayvanların birer "kamu varlığı" olduğunu unutmamalıyız.

Yangın sonrası yapılması gerekenler:

  • Doğal rejenerasyon sürecine müdahale edilmemeli.
  • Bilimsel temelli, yerli türlerle ağaçlandırma yapılmalı.
  • Toprak erozyonuna karşı koruma önlemleri hızla alınmalı.
  • Hayvanlar için geçici su ve mama destek noktaları kurulmalı, ama bu destekler doğal yaşama müdahale etmeyecek şekilde planlanmalı.
  • Yaralı ve travma geçiren yaban hayvanları, veteriner hekimler ve gönüllü rehabilitasyon ekiplerince tedavi edilip doğal ortama döndürülmeli.

Hayvanlar İçin Ev, İnsanlar İçin Vicdan

Yangında yanan sadece orman değil, evlerdir. Ama bu evler taştan değil; ağaç kovuklarından, toprağın sıcaklığından, rüzgârın içinden yapılmış evlerdir. Bir baykuşun nesilden nesle kullandığı yuvası, bir tilkinin doğurduğu in, bir karıncanın tünelidir orman. Hepsi yandı. Şimdi onları yeniden inşa etmek bizim elimizde.

İmara açmak kolaydır. Bir ruhsat, bir kepçe ve birkaç kolon yeter.
Ama bir sincabın güvenini kazanmak, bir kurdun ormana yeniden dönmesini sağlamak…
İşte o, sabır ister. Bilgi ister. Vicdan ister.

Son Söz

Çeşme yandı. Belki tekrar yeşerecek. Ama yeşeren sadece ağaçlar değil, insanların duyarlılığı da olmalı.
Eğer bu felaketten bir ders çıkarırsak, belki de doğaya olan borcumuzu bir nebze ödemiş oluruz.

Unutmayalım:
Doğayı korumak sadece ekolojik bir görev değil, ahlaki bir sorumluluktur.

Güneş Kocaeli Hayvan Hastanesi Veteriner Hekimi

Müberra Güneş Emiroğlu