Sokak hayvanlarını öldürerek değil, bilimsel ve insani yöntemlerle yaşatarak çözebiliriz. Ulusal kısırlaştırma seferberliği, teşvikli sahiplendirme, rehabilitasyon merkezleri ve eğitim temelli yaklaşımlar ile hem hayvanların hem toplumun geleceğini birlikte koruyabiliriz.
Türkiye’nin dört bir yanında, sahipsiz sokak köpekleriyle ilgili yıllardır süregelen sorun yeniden kamuoyunun gündeminde. Ancak bu kez, çözüm olarak tartışmaya açılan öneri, hepimizin vicdanını derinden sarsıyor: Uyutma.
Devletin sunduğu yeni düzenlemeyle birlikte birçok belediye sokak köpeklerini toplamaya başladı bile. Toplanan hayvanların akıbeti belirsiz. Barınaklar zaten taşıyabilecekleri kapasitenin sınırına dayanmış durumda. Peki bu gerçekten çözüm mü?
Hayır. Biz veteriner hekimler, bu yöntemin çözüm olmadığını, aksine daha büyük bir sosyal yara açacağını defalarca söyledik. Çünkü bu sadece sokaktaki hayvanları değil, insanın içindeki merhameti de öldürmek anlamına geliyor.
Oysa yaşatmak mümkün.
Yeter ki bilimin, vicdanın ve iş birliğinin gücünü birlikte kullanalım.
Öldürmek değil, çözüm üretmek zorundayız. İşte insani ve sürdürülebilir yollar:
1. Ulusal Kısırlaştırma Seferberliği Şart
Bilimsel verilere göre, sokak hayvanı nüfusu ancak %70 oranında kısırlaştırma ile kontrol altına alınabilir. Bunun için mobil kısırlaştırma üniteleri devreye sokulmalı; veteriner hekimler, belediye ekipleri ve gönüllülerle ülke çapında bir seferberlik başlatılmalıdır. Üstelik sadece sahipsiz hayvanlar değil; av köpekleri ve kırsalda başıboş dolaşan bekçi köpekleri de bu sürece dahil edilmelidir.
2. Teşvikli Sahiplendirme Sistemine Geçilmeli
Mama desteği, vergi indirimi, ücretsiz veterinerlik hizmetleri gibi teşviklerle sahiplendirme özendirilmeli. Her sahiplendirilen can, bir barınağa girmeden kurtarılan can demektir.
3. Barınaklar Yerine Rehabilitasyon Merkezleri
Soğuk kafeslerde yaşam değil, doğaya ve sosyalleşmeye uygun yaşam alanları kurulmalı. Bu merkezler, hayvanlar için bir “son durak” değil, bir “yeniden başlama” noktası olmalı.
4. Hayvan Bakım Ehliyeti Getirilmeli
Sahiplenme sorumluluğu eğitime dayandırılmalı. Temel hayvan bakımı ve davranış bilgisi verilerek bireyler bilinçlendirilmeli. Bu eğitimi tamamlayanlara “Hayvan Refahı Sertifikası” verilmeli. Bilinçli sahip, terk etmeyen sahip demektir.
5. Okullarda Hayvan Refahı Eğitimi
Hayvan sevgisi küçük yaşta başlar. İlkokul müfredatına hayvan hakları ve bakımı konusunda temel bilgiler eklenmeli. Bugünün çocuğu, yarının merhametli bireyi olacaktır.
6. Belediyeler + STK’lar + Gönüllüler El Ele
Bu iş yalnızca belediyelere bırakılacak kadar küçük değil. Gönüllüler, veteriner hekimler ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yürütülecek planlı ve şeffaf bir sistem kurulmalı. Katılımcı yönetim modeli hem güveni hem çözüm kapasitesini artıracaktır.
Unutmayalım:
Sokak hayvanlarını öldürerek değil, yaşatarak çözeriz.
Merhamet bir toplumun aynasıdır.
Bugün susarsak, yarın vicdanımız konuşmak istese de geç kalmış olabiliriz.
Ses ver. Vicdanınla konuş. Yaşatmak için bir adım at.
Çünkü bu yalnızca hayvanların değil, bizim de insan kalabilme mücadelemizdir.