Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde artçı depremler devam ediyor. Son olarak AFAD'dan yapılan açıklamaya göre, Sındırgı'da saat 15.35'te 4,9 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, 11 kilometre derinlikte gerçekleşti.
İstanbul, İzmir ve Bursa dahil olmak üzere deprem birçok ilde hissedildi.
'OLUMSUZ BİR DURUM YOKTUR'
Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, AFAD ve ilgili kurumların tüm ekiplerinin saha taramalarına başladığını ve an itibariyle olumsuz bir durum olmadığını açıkladı.

'ARTÇILAR TERSİ YÖNDE YOĞUNLAŞTILAR'
Deprem Uzmanı Prof. Dr. Okan Tüysüz de NTV canlı yayınında depremi değerlendirdi.
Okan Tüysüz, Balıkesir'in Sındırgı ilçesindeki 4,9'luk depreme ilişkin, 'Burası daha çok bir deprem fırtınası niteliğini taşıyor. 6,5'a erişebilecek depremlerin olması olağan.' dedi.
Tüysüz, depremin Sındırgı'nın güneydoğusunda, ilçeye 10 kilometreden biraz fazla bir mesafede meydana geldiğini belirtti. Bölgede fayların bulunduğunu ancak bu depremler olana kadar 'deprem üretir nitelikte olduğu konusunda bir bilgimiz yoktu' diyerek, daha önce bilinmeyen bir hareketliliğe dikkat çekti.
6,5'UN ALTINDAKİ DEPREMLERDE FAY YÜZEYE ÇIKMAZ
İlk değerlendirmelerde sahada yüzeye çıkmış bir fay görülmediğini aktaran Tüysüz, 'Bizim ülkemizde genellikle fayların deprem esnasında yüzeye çıkıp izlenebilmesi için 6,5 büyüklüğü bir sınırdır. Yani 6,5'un altındaki depremlerde pek fay yüzeye çıkmaz, yer altında kırılır. O nedenle biz fayın yerini tam olarak bilemeyiz.' dedi.
Tüysüz, bölgede MTA, AFAD ve üniversitelerin çalışmalar yürüttüğünü ancak faylara ilişkin bilimsel yayınların yapılabilmesi için biraz daha süre geçmesi ve detaylı araştırma yapılması gerektiğini ifade etti.
BURASI BİR DEPREM FIRTINASI NİTELİĞİ TAŞIYOR
Bölgede 10 Ağustos'tan bu yana 15.300 deprem olduğunu ve 6.1 büyüklüğünde depremlerin de yaşandığını hatırlatan Tüysüz, yaşananların öncü ya da artçı olarak tanımlanmasının zor olduğunu ifade etti.
Tüysüz, şöyle devam etti:
'Artık iki tane büyük deprem oldu. Yani 6.1 büyüklüğünde deprem oldu. Artık kim kimin artçısıdır, kim kimin öncüsüdür, artçı açıkçası çok iç içe geldi. Biz buna deprem fırtınası adını veriyoruz. Deprem fırtınalarında farklı büyüklükteki depremler herhangi bir öncü artçı tanımı olmaksızın bir arada meydana gelirler. O nedenle burası daha çok bir deprem fırtınası niteliğini taşıyor. Bu deprem fırtınası içerisinde farklı büyüklükte depremlerin bir arada gelişmesi olağan. Bunlardan hangisi hangisinin öncüsüdür, hangisi ötekini tetiklemiştir, bunu söylemek son derece zor.'
ARTÇILAR YILBAŞINA KADAR SÜREBİLİR
Prof. Dr. Okan Tüysüz, bölgenin potansiyeline ilişkin, 'Mevcut fay boylarını net olarak bilmiyoruz ama bölgeye baktığımız zaman bu bölgenin geçmiş tarihteki depremlerine ya da aletlerle ölçülen depremlerine 6-6,5 büyüklüğüne kadar bu bölgede depremler var. O nedenle burada açıkçası ben o büyüklüğe ulaşacağı kanaatinde değilim ama 6,5'a kadar, 6,5'a erişebilecek büyüklükte depremlerin olması olağan.' diye konuştu.
Tüysüz, 10 Ağustos ve 27 Ekim'deki depremlerin artçılarının sürdüğünü belirterek, 'Çok basitçe şöyle düşünelim. 10 Ağustos'ta olan depremin artçıları hala sürüyor aradan geçen bunca süreye rağmen. 27 Ekim'de olanın artçıları da bir o kadar sürerse en azından bir yılbaşına kadar biz artçıların süreceğini görürüz diye tahmin ediyorum. Bunun bir kısmını belki insanlar hissedecek ama giderek küçüleceği için daha ilerideki artçıların hissedilmeyeceği kanaatindeyim.' dedi.
EVLERDEKİ HASARLAR MUTLAKA KONTROL EDİLMELİ
Balıkesirlilere sabırlı olmaları gerektiğini söyleyen Tüysüz, bu sarsıntıların doğanın bir gerçeği olduğunu ve insan eliyle durdurulamayacağını belirtti. Tüysüz, vatandaşları binalardaki hasarlar konusunda uyararak şunları kaydetti:
'Bu arada en önemli belki dikkat edilmesi gereken şey, her bir artçıda ya da daha büyük bir depremde mevcut hasarların artıp artmadığı son derece önemli. Çünkü bu tür artçılar defalarca binaları etkileyerek binaların yorulmasına yol açıyor. Daha önce ilk büyük depremde çok küçük bir çatlak şeklinde oluşmuş bir hasar, giderek artçılarla artabiliyor. Onun için evlerde, yapılarda, özellikle taşıyıcı sistem dediğimiz kirişlerde, kolonlarda kırıklar, çatlaklar varsa bunları mutlaka yetkili kişilere gösterip bir evler için girilebilir olduğuna dair bir rapor almak, ondan sonra girmek en doğru yol olacaktır. Eğer bu iki depremde hasar görmemiş yapılar varsa, bunlar güvenilir yapılardır diye düşünüyorum.'
PROF. DR. BARIŞ: ARTÇI DEPREMLER SÜRECEK
Depremin ardından NTV yayınına katılan Prof. Dr. Şerif Barış, '6,1 büyüklüğündeki depremin artçısı gibi görünüyor. O bölgedeki artçıların bir sene süreceğini söylemiştik.' dedi.
Bu sarsıntının 6,1'lik ikinci depremin en büyük artçılarından biri olduğunu anlatan Şerif Barış, 'Sarsıntıların devam edeceğini, orta ve ağır hasarlı bina varsa girilmemesi gerektiğini, panik yapmamaları gerektiğini anlatmaya çalışmak zorundayız.' ifadelerini kullandı.
'BİNALAR DERHAL İNCELENMELİ'
Gazi Üniversitesi Afet Yönetiminden Prof. Dr. Samet Arslan, Sındırgı'daki 4,9'luk depremi değerlendirdi. Arslan, 'Sındırgı'daki binalar artçılardan yorulmuş olabilir. 6,1'i İstanbul, Bursa, İzmir'de şiddetli hissedenler binalarını acil kontrol ettirmeli.' dedi.
Gazi Üniversitesi Afet Yönetiminden Prof. Dr. Samet Arslan, TRT Haberde Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 4,9 büyüklüğündeki depremi değerlendirdi.
Bugünkü 4,9 büyüklüğündeki depremin bir 'deprem fırtınası' parçası sayılmasının çok doğru olmadığını belirten Arslan, 'Bir hafta, 10 gün önce olan 6.1 şiddetindeki depremin artçısı diye nitelendirmek lazım.' ifadesini kullandı.
Sunucunun artçıların ne kadar süreceği sorusu üzerine Arslan, Ege Bölgesi ve Sındırgı bölgesindeki fayların genel karakteristiğinin 'normal fay' (açılma ve çökme şeklinde) olduğunu belirtti. Arslan, bu tür hareketlerde salınan enerji miktarının Kuzey ve Doğu Anadolu Fay Hatlarına göre daha düşük olduğunu, ancak çökme şeklinde olduğu için kırılma sayılarının fazla olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Arslan, '10-12 km ile 6-7 km arasındaki derinlikler arasında farklı zamanlarda her defasında daha önce oluşan bir ana şokun arkasından çok sayıda artçılar meydana gelir. Ege Bölgesi'ndeki olan depremlerin çok büyük bir çoğunluğu zaten artçılarının çok uzun süre devam ettiği şeklinde bir yapısı var.' diye konuştu. Arslan, İzmir'de 1800'lü yıllarda olan bir depremin artçılarının iki yıl kadar sürdüğünü hatırlatarak, bu artçıların aylarca devam edebileceğini söyledi.
Bu durumdan iki sonuç çıkarılması gerektiğini belirten Arslan, özellikle Balıkesir Sındırgı ve Kütahya Simav'a kadar olan bölge için önemli bir hatırlatmada bulundu. Arslan, 4,9-5 büyüklüğündeki depremlerin çok büyük olmadığını ancak sayının fazla olmasının mevcut binalarda 'yorulma' (malzemenin elastik sınırın ötesine geçmesi) yaratabileceğini vurguladı.
'DAHA ÖNCEDEN SAĞLAM OLAN BİNALAR TEHLİKELİ DURUMA GELMİŞ OLABİLİR'
Prof. Dr. Arslan, bu kadar fazla sayıdaki sarsıntı ile daha önceden sağlam diye nitelendirilen bazı binaların tehlikeli duruma gelmiş olabileceğini belirterek, şöyle devam etti: 'Bu nedenle de zaten Çevre Şehircilik Bakanlığımız bildiğim kadarıyla her büyük depremden sonra binalarda genel bir tarama yapıyor ki çok yerinde yapıyor bu. Belki de bir önceki 6.1'lik Ağustos ayındaki depremden sonraki tespit edilen hasarsız diye nitelendirdiğimiz bir bina şu anda hasarlı, hafif hasarlı veya orta hasarlı durumuna gelmiş olabilir. Buna dikkat ederek incelemelere devam etmek lazım.'
Vatandaşların da 'herkes kendisinin doktorudur' misali, yetkililer gelmeden binalarını çıplak gözle kontrol etmeleri gerektiğini öneren Arslan, 'Özellikle bu artçı şoklardan sonra daha önceden olmayan çatlakların binada oluşması söz konusuysa, işte özellikle pencere köşelerinde, dış cepheden baktıkları zaman pencerenin alt ve üst köşelerinde diyagonal doğrultuda çatlaklar veya kapı üstlerinde diyagonal doğrultuda çatlaklar, sıva dökülmeleri gibi hasarlar... (Sunucunun kiremit düşmesi yorumuna) ...özellikle pencere köşelerinde, kapı köşelerinde diyagonal çatlakların oluşması çok çok kritik bir ipucudur. Zorlanan, açılan, zorlanarak açılan ve kapanan kapı ve pencere kanatları gibi, sıva dökülmeleri gibi, cam kırılmaları gibi olaylar olduğu anda binada bir kalıcı hasar meydana gelmiş demektir.'
Arslan, 'Daha önceden birinci şokta, Ağustos'takinden sonra hasar almayan binalar bu ikinci 6.1'den sonra da oluşan binlerce artçı depremden sonra kalıcı hasarlar, riskli hasarlar meydana getirmiş olabilir. Bunlara dikkat etmek lazım.' dedi.
'O BİNALARI DERHAL İNCELETMELERİ GEREKİYOR'
Prof. Dr. Arslan, Sındırgı'dan uzak olup depremi şiddetli hisseden büyük metropollerdeki vatandaşlar için de kritik bir uyarıda bulundu. Arslan, İzmir'in Bayraklı bölgesi, Bursa ve İstanbul'un Avrupa yakasının kıyı kesimindeki vatandaşların 6,1'lik depremi çok ciddi bir sarsıntıyla hissetmişlerse, çıkarmaları gereken sonucun 'o binaları derhal inceletmeleri gerektiği' olduğunu söyledi.
Arslan, 'Yüzlerce kilometre uzaklıktaki bir bina, oturdukları bina, Balıkesir Sındırgı'daki 6 büyüklüğündeki bir depremden o seviyede hissedilir seviyede bir sarsıntı meydana getiriyor ise ilk bakılması gereken binalar onlardır. Bu aslına bakarsanız bu 6'lık deprem o binalar ve o vatandaşlarımız için bir deney veya test niteliğindedir. Yani 'dikkat edin bakın, şiddetli deprem geldiğinde önce sizin eviniz göçebilir' şeklinde bir ikazdır bu bir türlü. Bunun böyle değerlendirilmesi lazım.' diye konuştu.
Sunucunun 'binaların sağlam dahi olsa peş peşe depremlerle çürük elma pozisyonuna gelebileceği' yorumu üzerine Arslan, o bölgede (Sındırgı) sürekli saha taramasına ihtiyaç olduğunu yineledi. Arslan, 'Bu büyüklükteki depremler yıkıcı depremler değildir. Ancak çok ciddi hasar almış daha önceden veyahut da zaten yapım sırasında uygun yapılmamış olan, mühendislik hizmeti özellikle görmemiş olan binalarda karşımıza çıkar.' dedi.
Prof. Dr. Arslan, Sındırgı bölgesindeki binaların yüzde 92'sinin 2000 yılından önce yapılmış olmasının çok büyük bir tehlike arz ettiğini belirterek, 'Çünkü Türkiye'de 2000 yılından sonra, Körfez depreminden sonra özellikle beton kalitesi ve yapım kontrolü konusunda ciddi yönetmelik değişiklikleri oldu. Ondan dolayı binalar nispeten eskiye göre birazcık daha sağlam ve niteliklidir. Ama daha eski olanlarda maalesef çok fazla bir şey söyleyemiyoruz. Bizim kayıtlarımız da maalesef o tür binalarda oluyor. Kahramanmaraş depreminde de öyle oldu.' ifadelerini kullandı.
'ÖNÜMÜZDEKİ BİRKAÇ YIL İÇİNDE 7 CİVARINDA DEPREMİN OLMASI KEHANET OLMAZ'
Prof. Dr. Samet Arslan, sözlerini Türkiye geneli için bir uyarıyla tamamladı:
'Türkiye an gerçeğine böyle dikkate aldığımız zaman bu depremler deprem dahi sayılmayacak depremler. Ama hatırlamak anlamında bizim için önemli. Şunu söylemek kehanet olmaz: Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde 7 civarındaki bir Türkiye'de 7'ye yaklaşan depremin mutlaka olacağını söylemek bir kehanet olmaz. Neresinde olduğunu söyleyemeyiz pekala. Ama yerlerimiz belli. AFAD'ın haritasını açsınlar, kırmızı gördükleri, çok koyu kırmızı böyle bordo renkli gördükleri bölgelerden, o hatlardan bir tanesinde bir yerinde olacak. Bu Bingöl, Erzincan bölgesi olabilir, Tunceli, Tokat bölgesi olabilir. Ne bileyim İstanbul'a doğru yaklaşabilir veyahut da Adana'nın birazcık daha güneyinde Fethiye vesaire falan olabilir gibi ama yerini çok maalesef bilemiyoruz. Dünyada böyle bir teknoloji yok zamanı ve yeri tam tespit eden ama mutlaka olacak diye söyleyebiliriz.'





