HABER7 ÖZEL
Her gün binlerce çocuk hem fiziksel hem de duygusal şiddete maruz kalıyor. Sessizce büyüyen bu tehlikenin adı: Akran zorbalığı. Uzmanlar, akran zorbalığının çocukların geleceğinde ciddi psikolojik izler bıraktığını vurguluyor. Konuyu, psikiyatri alanında önemli çalışmalara imza atan Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile masaya yatırdık.
AKRAN ZORBALIĞI NEDİR?
Prof. Dr. Tarhan, akran zorbalığı kavramının doğru anlaşılması gerektiğine dikkat çekiyor. Gençler arasında zaman zaman yaşanan geçici anlaşmazlıkların her durumda zorbalık olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirten Tarhan, şu şekilde açıklıyor: “Bir olayın akran zorbalığı sayılabilmesi için üç temel unsurun bulunması gerekir: güç dengesizliği, kasıt ve süreklilik. Bu unsurlar yoksa yaşananlar sıradan çatışmalar ya da tartışmalar kapsamında değerlendirilmelidir.”
EĞİTİM HAYATINI VE GELECEĞİ TEHDİT EDİYOR
Araştırmalar, okuldan kopan öğrencilerin yaklaşık %30’unda akran zorbalığına maruz kalma öyküsüne rastlandığını gösteriyor. Tarhan’a göre, bu durum çoğu zaman fark edilmiyor. Öyle ki çocuklar zorbalığa uğradığını ailelerine anlatmıyor. ‘Okulu sevmiyor’, ‘okumak istemiyor’ zannediliyor ama gerçekte çocuk, sistematik şiddete maruz kalıyor.
ZORBANIN VE MAĞDURUN PSİKOLOJİSİ FARKLI
Zorbalık yapan çocukların çoğu, şiddeti bir hak arama yöntemi olarak öğreniyor. Bu durumun temelinde ise evde yaşanan şiddet örnekleri ve öfke modelleri yer alıyor. Tarhan, “Evinde şiddet gören çocuk, güçlü pozisyona geçtiğinde şiddeti yöntem olarak uygulamaya başlıyor” diyor. Zorbalığa uğrayan çocuklar ise genellikle özgüveni düşük, pasif ve bastırılmış bireyler oluyor. Çocuklukta yaşanan travmalar, her iki profilin oluşumunda da temel rol oynuyor.
TOPLUM İÇİN RİSK TAŞIYORLAR MI?
Tarhan’a göre akran zorbalığına maruz kalan bireyler, psikolojik rehabilitasyon süreciyle desteklenmediği takdirde, yetişkinlik döneminde ciddi psikolojik sorunlar yaşayabiliyor. Hatta ilerleyen dönemlerde kaygı, depresyon, post-travmatik stres bozukluğu ve hatta psikosomatik hastalıklar gelişebiliyor.
SİBER ZORBALIK VE DİJİTAL TEHDİT
Dijital içeriklerin ve sosyal medyanın yaygınlaşması, akran zorbalığını sanal ortama taşıdı. Tarhan, UNICEF verilerine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Akran zorbalığının yaklaşık %40’ı siber zorbalık olarak gerçekleşiyor. Dijital mecralar çocukları 7/24 güvensiz ortamlara açık hale getiriyor. Bu yüzden bu cihazlara ‘evin açık kapısı’ diyoruz.”
EMPATİ EKSİKLİĞİ: ZORBALIĞIN KAPISINI AÇAN ANAHTAR
Zorbalığın temel nedenlerinden biri de empati eksikliği. Tarhan, konuyla ilgili “Empati yoksunluğu olan bireyler başkalarının haklarını gözetmez. Haklı olmayı değil güçlü olmayı hedefler. Aile ve çevre bu davranışı onaylarsa zorbalık kalıcı hale gelir” diyor. Zorbalık karşısında sessiz kalmanın da bir tür onay anlamına geldiğini hatırlatan Tarhan, toplumsal farkındalığın önemine dikkat çekti.
ÇÖZÜM NE? AİLELER VE OKULLAR NE YAPMALI?
Zorbalıkla mücadelede en önemli faktörlerden biri, çocukluk çağındaki travmaların fark edilmesi ve yönetilmesidir. Tarhan, fiziksel istismar gören çocukların ileride ya zorba ya da pasif-agresif bireyler olabildiğini vurguladı.
“Evde baskı gören, sevgiden mahrum bırakılan çocuklarda dezorganize bağlanma gelişiyor. Bu bireyler sağlıklı ilişkiler kuramıyor, duygularını yönetemiyor.”
Tarhan, çözüm önerilerini ise şöyle sıralıyor:
• Aile içi şiddetin önlenmesi
• Çocuklarla güvenli bağ kurulması
• Okullarda psikolojik destek sistemlerinin artırılması
• Empati eğitimi verilmesi
• Siber zorbalıkla mücadele için dijital okuryazarlığın artırılması