HABER7
İsrail’in Gazze’deki saldırıları devam ederken, Başbakan Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçlusu olarak yargılanıyor. UCM Başsavcısı Kerim Han'ın tehditlerle susturulmaya çalıştığı yargı safhasında Netanyahu hakkında yakalama kararı çıkarılması bekleniyor.
Soykırımcıların adalet karşısında hesap vereceği gün yaklaştıkça İsrail'in Gazze'deki zulmü ile birlikte İsrail kamuoyunun soykırım itirafları dalga dalga yayılıyor.
Uzun süredir katliamı inkar eden İsrailli yazar David Grossman ve tarihçi Profesör Omer Bartov, Gazze’de yaşananları artık soykırım olarak nitelendirdiklerini açıkladı. İsrailli STK'lardan, B'Tselem ve İnsan Hakları İçin Doktorlar da benzer yönde açıklamada bulundu.
'DEMEMEK İÇİN DİRENDİM AMA İSRAİL SOYKIRIMCI!'
2006 yılında Lübnan-İsrail Savaşı sırasında oğlunu kaybeden ve savaşın durdurulması için barış çağrısı yapan üç yazardan biri olan David Grossman, İtalyan gazetesi La Repubblica’ya verdiği röportajda, “Yıllarca ‘soykırım’ kelimesini kullanmayı reddettim. Ama şimdi gazetelerde okuduklarımdan, gördüklerimden ve orada bulunmuş insanlarla konuştuktan sonra buna ‘soykırım’ demekten kendimi alamıyorum.” ifadelerini kullandı.
Bu kelimeyi telaffuz etmekten kaçınmak için elinden geleni yaptığını belirten Grossman, “İsrail’e soykırımcı bir devlet dememek için elinden gelen her şeyi yapmış biri olarak konuşmak istiyorum. Şimdi, sonsuz bir acı ve kırık bir kalple, soykırımın gözlerimin önünde gerçekleştiğini söylemek zorundayım.” dedi.
SOYKIRIM UZMANI PROFESÖRDEN TARİHİ İTİRAF
Benzer açıklamalar geçtiğimiz hafta Brown Üniversitesi’nde Holokost ve soykırım çalışmaları üzerine çalışmalar yapan İsrailli profesör Omer Bartov’dan gelmişti.
New York Times’da kaleme aldığı “Ben bir soykırım uzmanıyım. Gördüğümde anlarım” başlıklı yazısında, Bartov, uzun süre Gazze’de yaşananların bir çatışma olduğuna kendini ikna etmeye çalıştığını ifade etti.
Bartov, yazısında vardığı nihai kararı şu cümlelerle anlattı:
“Nihai çıkarımım, İsrail‘in Filistin halkına karşı soykırım işlediği oldu. Siyonist bir evde büyümüş, İsrail Savunma Kuvvetleri’nde subay olarak görev yapmış, kariyerinin çoğunu savaş suçları ve Holokost üzerine çalışarak geçirmiş biri olarak, bu sonuca varmak acı vericiydi ve elimden geldiğince direndim. Ama çeyrek asırdır soykırım dersleri veriyorum. Bunu gördüğümde tanırım.”
STK’LAR DA VİCDANIN SESİNİ HAYKIRDI: SOYKIRIM TOPLUMUYUZ
İsrailli iki insan hakları örgütü “B’Tselem” ve “İsrail İnsan Hakları İçin Hekimler (PHRI)”, Gazze’de yaşananları ilk kez açıkça soykırım olarak nitelendirdi.
B'Tselem, İsrail’in Filistinli sivil nüfusa yönelik kasıtlı yok etme politikaları uyguladığını tarihe not düştü. PHRI ise özellikle sağlık sistemine yönelik saldırıların soykırım suçunun parçası olduğunu vurgulayan açıklama yaptı.
Her iki grup da yaklaşık iki yıllık belgelere dayanarak, İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin 1948 Soykırım Sözleşmesi’nde belirtilen soykırım tanımına uyduğunu vurguladı.
B'Tselem İcra Direktörü Yuli Novak, +972 ile yaptığı görüşmede, soykırımı adlandırma kararını uzun ve sancılı bir iç hesaplaşma sürecinin sonucu olarak nitelendirdi. “Hiçbir şey sizi soykırım yapan bir toplumun parçası olduğunuzun farkına varmaya hazırlayamaz, Gördüğümüz şey, Gazze’deki Filistin toplumunu yok etmeyi amaçlayan kasıtlı eylemler, koordineli uygulamalardır. Soykırımın tam tanımı budur: Grubu yok etmek için sivillere saldırmak.” dedi.
PHRI'nin işgal altındaki Filistin topraklarından sorumlu biriminin müdürü Aseel Abu Ras ise yaptığı açıklamada, Gazze'de yaşananları hem hukuki hem de tıbbi delillere dayanarak soykırım olarak belgeleyerek, raporun uluslararası ve hükümet aktörlerini tartışmadan acil müdahaleye taşımayı amaçladığını söyledi.