Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CNN Türk'te gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunuyor.
Yılmaz'ın açıklamaları şöyle:
ENFLASYON İLE İLGİLİ HANGİ AŞAMADAYIZ?
Enflasyon vatandaşın temel meselesi, bunun için enflasyonu birinci öncelik haline getirdik. Tüm program ve politikalarda odağımız enflasyonu düşürmek. Bu hassas bir süreç. Enflasyonu düşürürken istihdamı, büyümeyi sürdürmelisiniz, sosyal dengeleri gözetmelisiniz. Bir yandandın da depremin yaralarını sarmanız gerekiyor. Dış politikada çok aktif bir dönem. Enflasyonu kademeli ve kararlı bir şekilde aşağı çekiyoruz. 2023, yüzde 65 ile bitti, 2024'te yüzde 44'e düştü , bu yılın sonunda biraz altı veya üstü yüzde 30 civarı diyoruz. Programda önemli olan istikamettir, nereye doğru gidiyorsunuz. Birçok olumlu ya da olumsuz gelişmeler olabilir, doğru bir program uyguluyorsanız bir ay gecikmeli ulaşırsınız, 3 ay erken ulaşırsınız ama ulaşırsınız. Gelecek yılın hedefi yüzde 20'nin altı, 2027'nin hedefi ise tek haneli rakamlara ulaşmak.
'ENFLASYON AŞAĞI DOĞRU İNİYOR'
Şu anda temel mallarda yüzde 20'nin altına gelmiş durumdayız, mal dediğimiz grupta yüzde 30'un altına geldik, kira, eğitim başta olmak üzere hizmetlerde geriden geliyoruz, buralarda da gerileme başladı. Bütüncül bir politika ile yapıyoruz. Bazen bizi sadece para politikası ile mücadele ediyorsunuz diye eleştiriyorlar. 3 sütunu var, birincisi para politikası. İkincisi maliye politikamız, depreme 90 milyar dolar harcadığımız halde mali disiplini koruyoruz, depremlerin mali etkisi daha sonraki yıllarda ortaya çıkıyor, konutlar, yollar, okullar yapıyorsunuz, buna rağmen sağlam duruyoruz, 2025'in bütçesinde harcamalarımızda sapma söz konusu değil, gelir konusunda biraz enflasyon muhasebesinden kaynaklı sorunlar var ama adımlar atıyoruz. Üçüncü ayağı yapısal dönüşümler, gıda ve konutu öncelendiriyoruz. Enflasyonda kararlıyız, somut olarak süreç başladı. Eylül ayında biraz yüksek geldi, bu geçici bir durum, ekimde genelde yüksek gelirdi ama bu kez eylül ayında yaşandı, ekim ayında eylül ayı kadar etki beklemiyoruz. Yıl sonuna doğru daha da netleşecektir. Büyük resimde enflasyon aşağı doğru iniyor. Gıdada biraz sorun yaşıyoruz, hem donu hem de kuraklığı aynı yılda yaşadık, bir de fırsatçılıklar da neden oluyor. Bu haberleri fırsat olarak bilip fiyatlara yansıtıyorlar. Dünyaya da biraz bakmak gerekir ekonomiyi konuşurken. Dünya zor dönemden geçiyor, dünya ekonomisi tarihsel ortalamalarının oldukça altında bir büyüme performansı sergiliyor, ticarette tarife tartışılıyor, belirsizlik endeksi zirve yaptı, jeopolitik riskler yüksek, bir çok bölge çatışma bölgesi haline geldi.
'AMACIMIZ KALICI REFAH SAĞLAMAK'
Pandemi ekonomilerde yapısal tahribata neden oldu. Pandemiden bu yana dünya ekonomisi yüzde 15 büyüdü, Türkiye ise yüzde 30 büyüdü. Bütün bu süreçlerde üretim sürecinin korumasının avantajını yaşadık, kapanma hizmet sektöründe oldu. Dünya eski dünya değil, vatandaşımız da bunu görmeli, gerçekçi politikalar olmalı. Güvenlik harcamalarının yükseldiği bir dönemdir, böyle bir ortamda Türkiye öngörülebilir politikaları ve siyasi istikrarı ile pozitif ayrıştı. Pandemi sonrası dünyada sürdürülebilir kalkınma göstergeleri uzun zamandan sonra dünyada geriye gitti. Yoksulluk, gelir dağılımında bozulma, çevre konuları geri gitti. Bunu görmeden Türkiye'yi analiz etmek haksızlık olur. Emeğin milli gelirden aldığı pay önemli öncü bir göstergedir. 2002'de emeğin milli gelirden aldığı pay 24.8, 2016'da bu 32'ye çıkmış, pandemide 2022'de 23,4'e düşmüş, geçen yıl 32,9, 2025'in ilk yarısında 35,9. Tarihimizin en yüksek noktası. Pandemi döneminin algıları ile hala bakıyoruz, rakamlar bunu söylemiyor. Bir toparlanma var. İstihdamı da koruyoruz. Enflasyonu tam olarak düşüremedikçe farklı bir algı oluşturuyor, enflasyonu düşürdüğünüz ortamda yapılana artışlar kalıcı oluyor ve alım gücü yükseliyor. Amacımız kalıcı refah sağlamak, reel bazda kalıcı sosyal refah sağlamak. Sosyal adalet ile birleşmeli. Sadece büyüme üzerinden bir kurgumuz yok, büyümeyi yaşamsal ortamlarla bütünleştirmedikçe kalkınmadan söz edilemez. Demokrasi, şehirleşme, çevre, eğitim, sağlık sistemi ile. Finansal piyasalarda geçici bir sıkıntı ile karşı karşıyayız.
'TÜRKİYE İLK DEFA YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER LİGİNE GİRECEK'
Reel ekonomide gayet iyi gidiyoruz, büyümemiz dünya büyümesinin üzerinde. Geçtiğimiz yıl yüzde 3.3 büyüdük, bu yılda benzer bekliyoruz. Son 22 yılda dünya yüzde 3,5 büyüdü, Türkiye ekonomisi yıllık ortalama 5.4 büyümüş. Bu da bizi 238 milyar dolarlık bir ekonomiden, bu yıl itibariyle 1,5 trilyon doların üzerinde bir ekonomiye getirdi. Bu siyasi istikrarla, doğru liderlikle ve doğru politikalarla oldu. Finansal piyasalarda bazı sıkıntılar var, enflasyon meselesi var. Bunları aşınca farklı bir lige çıkacağız. Bunu Dünya Bankası söylüyor. İlk kez 2025'te Türkiye yüksek gelirli ülkeler ligine girecek. AK Parti ilk geldiğinde alt orta gelirdeydi Türkiye, son 22 yılda üst orta gelir ligine geçti Türkiye, burada kalıcı oldu. İlk defa yüksek gelirli ülkeler ligine girecek. Bu sadece rakamsal değil, niteliksel bir değişimdir. Demokrasimizle, eğitim sistemimizle, bütün unsurları ile orta gelir tuzağından çıkıp yeni bir döneme adım atıyoruz. Popülist ve günübirlik yaklaşımlarla içinden çıkılamaz. Türkiye bunu başardı. Avrupa Birliğinde kişi başı geliri 100 kabul edelim, 2002 yılında bu Türkiye'de yüzde 38'idi, bugün yüzde 70'i aşmış durumda. OECD'de 3'te 1'idi, şu anda 3'te 2'sine gelmiş durumdayız. Geldiğimiz yere bakarsanız ciddi bir ilerleme vardır 22 yılda, şimdi bir hamle ile yüzde 100'e ulaşmamız gerekir. Dünyada liderler her zaman önemlidir. Ancak ekonomik ve siyasi olarak belirsizliklerin yükseldiği zamanlarda çok daha önemlidir. Bu dönemde liderlik problemi olmayan ve tecrübeli kadroları olan bir ülke olarak hedeflerimize kesinlikle ulaşacağımıza inanıyorum. Karamsarlık yaymaya ve milletimizin moralini bozmaya çalışanlar var. Milletimizin yaşadığı sıkıntıların farkındayız, çarşıda, pazarda. Bunları el birliği ile aşacağız.




