Milli Gazete muhabirlerinden Abdussamet Karataş'ın haberine göre Halkının yüzde 90'ı Müslüman olan Sudan'da egemenlerin iktidar ve rant savaşı sebebiyle, halk tam anlamıyla perişanlığı yaşıyor. Karataş yazısında 'Sudan'da birbiriyle çatışan egemen güçler, çıkar ve rant alanlarını korumanın hesabını yaparken, mazlum Sudan halkının payına ise yine açlık, yoksulluk ve ölüm düşüyor' ifadelerine yer vererek Birleşmiş Milletler tarafından 'dünyanın en kötü insani krizi' olarak tanımlanan Sudan'da yaşam mücadelesi git gide zorlaştığının altını çizdi. 
Milli Gazete muhabirlerinden Abdussamet Karataş yazısında şu ifadelere yer verdi:
Afrika'nın kadim İslam ülkelerinden Sudan'da dış destekli egemenler kıran kıran bir iktidar savaşı verirken; olan yine ümmetin onurlu evlatlarına oluyor. Sudan'ı ayağa kaldırma bahanesiyle 2020 yılında Siyonizmle normalleşme masasına gönüllü olarak oturan Sudan hükümeti, 3. yılına yaklaşan iç savaşta Körfez fonlarıyla desteklenen Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) karşısında büyük kayıplar yaşıyor. İslam ülkesi Sudan'ı direniş hattından kopararak İsrail'e yancı yapan hükümetin basiretsiz politikaları Sudan halkını perişan ederken Siyonist İsrail, bugün Müslümanların ciddi anlamda güç kaybettiği Sudan'daki çatışmaları büyük bir memnuniyetle seyretmeye devam ediyor.
AÇLIK, YOKSULLUK VE ÖLÜM
ABD Başkanı Donald Trump'ın siyasi rüşvetlerine teslim olarak İsrail'le normalleşen General Abdulfettah el Burhan yönetimindeki Sudan hükümeti, son 3 yılda ülkeyi adeta uçurumun kenarına sürükledi. 2020 yılında başlayan normalleşme süreci Sudan'a kayda değer hiçbir kazanım sağlamazken İsrail, bugün çatışma halindeki iki tarafla da görüşmeler yaparak 'kazananın' tarafında konumlanma planları yapıyor. İsrail'le yapılan normalleşme anlaşmasıyla, onurlu direniş hattından koparılarak ABD-İsrail eksenine yanaştırılan Sudan, bugün büyük ve zorlu bir badireden geçiyor. Sudan'da birbiriyle çatışan egemen güçler çıkar ve rant alanlarını korumanın hesabını yaparken, mazlum Sudan halkının payına ise yine açlık, yoksulluk ve ölüm düşüyor.
NORMALLEŞME FELAKET GETİRDİ
ABD'nin dayatmasıyla 2020 yılında Tel Aviv'le normalleşme sürecine giren Sudan yönetimi, o günlerde ekonomik refah ve uluslararası meşruiyet vaatleriyle Müslüman Sudan halkını ikna çalışmaları yürüttü. ABD ve İsrail, kullanıp bir kenara attıkları Sudan hükümetine vaad ettikleri destekleri sunmadı. Sudan ekonomisi çökme noktasına gelirken, dolar kredileri ve Batı'dan beklenen yardımlar da bir türlü gelmedi. Sudan halkı, ekonomik krize kendi öz kaynaklarıyla direnirken, Batı destekli sömürge planları ülkeyi adım adım iç savaşa sürükledi. Bugün Birleşik Arap Emirlikleri'nin Sudan'daki altın yataklarını kontrol etmek için HDK'ya açık destek verdiği ve finanse ettiği uluslararası otoriteler tarafından sürekli dile getiriliyor.

EGEMENLER ARASINDA RANT SAVAŞI
2021'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı General Abdulfettah el-Burhan'ın gerçekleştirdiği askerî darbe, Sudan'da zaten temelleri sallantıda olan sivil iradeyi tamamen ortadan kaldırdı. Bu süreçte El-Burhan ve ordunun içinden çıkan HDK lideri General Muhammed Hamdan Dagalo ( Hamideti) ülke yönetimini paylaşamayınca Sudan, iki farklı orduya bölündü. Bir yanda İsrail'le yakınlaşan Burhan, diğer yanda Birleşik Arap Emirlikleri'nin desteğini alan Hamideti vardı. Sudan bölgesel güçlerin çıkar çatışmasının arenası haline geldi.
ABD VE İSRAİL'İN SUDAN PLANLARI
Washington yönetimi, Sudan'daki çatışmalara yönelik görünüşte sözde barış ve istikrar çağrıları yaptı; fakat barışın sağlanması adına hiçbir somut adım atmadı. İsrail'in tek amacı ise tamamen kendi çıkarlarını korumaktı, 2020'de kurulan normalleşme ilişkilerinin sürmesi adına hem Burhan tarafıyla hem de Hamideti tarafıyla diplomatik temaslar kurdu. Batı'nın Sudan'a yönelik tek ilgisi, Kızıldeniz hattındaki ticari geçiş güvenliği ve Afrika'daki çıkar ilişkilerinin sürdürebilirliği oldu. Halkın yaşadığı açlık, yoksulluk ve kahredici sürgünler ise ne ABD'nin ne İsrail'in ne bir başka Batı ülkesinin umurunda bile olmadı.
EZİLEN YİNE MAZLUM SUDAN HALKI
Savaşın her iki tarafı da dış desteklerle ayakta dururken, ülkedeki gerçek bedeli ödeyenler yine mazlum Sudanlılar oluyor. Bir yanda ABD ve İsrail'in stratejik hesapları, diğer yanda Körfez sermayesinin sömürge planları arasında kalan Sudan halkı ne yapacağını bilemez bir halde. Birleşmiş Milletler tarafından 'dünyanın en kötü insani krizi' olarak tanımlanan Sudan'da yaşam mücadelesi git gide zorlaşıyor.
İNSANLIK DRAMININ KALESİ: FAŞİR
Sudan'daki iç savaşın merkezlerinden biri haline gelen Faşir kenti, bugün tam anlamıyla insani felaketin kalesi konumunda. HDK güçlerinin kenti ele geçirdiği günden bu yana halk açlıkla, susuzlukla ve hastalıkla boğuşuyor. Yiyecek hiçbir şeyleri olmayan Faşir halkının açlıktan ölümlerle karşı karşıya kalabileceğine dair uyarılar yapılıyor. Yıkıcı bir trajedinin yaşandığı Faşir'de BM verilerine göre, çatışmaların başlangıcından bu yana en az 600 bin kişi yerinden edildi. Kentte temel gıda maddeleri neredeyse bulunamaz hale gelirken sağlık hizmetleri de çökmüş durumda. Tüm bu insani çöküşün ortasında Sudan, son yılların en kötü kolera salgınıyla da karşı karşıya; kolera salgınına karşı 96 binden fazla şüpheli vaka ve 2.400 can kaybı bildirildi.
BURHAN İLE NETANYAHU'NUN GİZLİ GÖRÜŞMESİ
Soykırımcı İsrail'in Başbakanı Binyamin Netanyahu ile o dönem henüz devlet başkanı olmayan Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı General Abdulfettah el‑Burhan, 3 Kasım 2020 tarihinde Uganda'nın Entebbe kentinde gizli bir görüşme gerçekleştirdi. İsrail'in korsan başbakanlık hesabından paylaşılmasıyla ortaya çıkan görüşmede, iki ülkenin 'ilişkileri normalleştirme' yönünde adımlar atması konusunda ilk mutabakatın sağlandığı açıklandı. Görüşmenin ardından, İsrail'in uçuşlarda Sudan'ın hava sahasını kullanmasına izin verildiği bildirildi. Bu görüşmeden bir süre sonra General Abdulfettah el-Burhan darbeyle iktidarı devirerek, ülkenin yönetimini tek başına ele aldı.




