ABD basını, Türkiye’nin Reis sınıfı denizaltı hamlesini “bölgesel güç dengelerini değiştiren kritik adım” olarak nitelerken Türk donanması artık sualtında caydırıcı bir güç simgesi haline geldiğini ifade eden kritik bir analiz yayımladı.
"DÖNÜM NOKTASI"
Amerikan dergisi National Interest’in analizine göre, Türk Deniz Kuvvetleri’nin 214 Reis sınıfı denizaltıları, ülkenin sualtı savaş kapasitesinde dönüm noktası oluşturuyor. Dergi, bu denizaltıların Ankara’nın savunma stratejisini güçlendirirken Türkiye’nin bölgesel deniz üstünlüğünü artırmaya yönelik kararlılığının simgesi olduğunu vurguladı.
"EGE VE KARADENİZ’DE CAYDIRICI VARLIK"
Analizde Yeni Tip Denizaltı Projesi (YTDP) kapsamında geliştirilen bu dizel-elektrik, hava bağımsız tahrikli (AIP) denizaltıların, Almanya’nın ünlü Type 214 platformunun lisanslı versiyonu olarak Türk donanmasına özel tasarlandığını ifade ederken gizli yapıları ve gelişmiş yetenekleriyle Reis sınıfı denizaltıların, uygun maliyetle filoya kritik bir güç kattığını özellikle Ege ile Karadeniz’de caydırıcı bir varlık olduğu belirtildi.
TÜRK DENİZCİLİK TARİHİNDE YENİ BİR SAYFA
National Interest’in aktardığına göre, Türkiye’nin ileri denizaltı programı 2006 yılında başladı. Türkiye Savunma Sanayii Müsteşarlığı, eski denizaltı filosunu modernize etmek için teklifler aldı ve Fransız DCNS, İspanyol Navantia gibi uluslararası firmaların ardından, Almanya-İngiltere ortaklığındaki Howaldtswerke-Deutsche Werft (HDW, günümüzde ThyssenKrupp Marine Systems) ile 2011’de 6 denizaltının Gölcük Tersanesi’nde inşasını kapsayan 2.06 milyar euroluk sözleşme imzalandı.
Başlangıçta Cerbe sınıfı olarak adlandırılan proje, 2014’te Osmanlı denizcilerine atıfla Reis sınıfı olarak yeniden isimlendirildi. ASELSAN, HAVELSAN ve STM gibi yerli savunma firmaları, projede kritik rol oynayarak yüksek yerli katkı ve teknoloji transferi sağladı.
REİS SINIFI DENİZALTILARININ TEKNİK ÖZELLİKLERİ
Boy: 68.5 m
Su üstü / su altı deplasmanı: 1.860 / 2.000+ ton
Mürettebat: 40
Maksimum hız: 20 knot
Silah sistemleri: 6 adet 533 mm torpido tüpü, gemi karşıtı füzeler, mayınlar, gelecekte Gezgin seyir füzeleri entegrasyonu
Görev alanları: Anti-denizaltı ve anti-yüzey savaşı, istihbarat, gözetleme ve özel kuvvet operasyonları
"DÜŞMAN TARAFINDAN TESPİT EDİLMESİ İMKANSIZ"
Analizde AIP teknolojisi ve düşük gürültü sağlayan tahrik sistemi sayesinde, Reis sınıfı denizaltılar uzun süreli görev yapabildiği ve düşman tarafından tespit edilmelerinin neredeyse imkansız olduğu ifade edilirken çok rollü görev kabiliyetinin, onları Türkiye’nin asimetrik deniz stratejisinin kilit unsuru haline getirdiği vurgulandı.
2029’A KADAR FİLOYA KATILACAK
TCG Piri Reis (S-330), 2019’da suya indirildi, 2022’de deneme seyrini tamamladı ve 2024 Ağustos’unda Aksaz Deniz Üssü’nde göreve başladı. TCG Hızır Reis (S-331) 2023’te suya indirildi ve bu yıl göreve alınması planlanıyor. TCG Murat Reis (S-332) ise 2025’te ilk kez suyla buluştu. Oruç Reis, Selman Reis ve Yavuz Reis denizaltıları 2029’a kadar filoya katılacak.
National Interest ayrıca, Reis sınıfının MILDEN projesiyle tamamen yerli tasarımların önünü açtığını ve 2030’larda olası nükleer tahrik teknolojisi ile Türkiye’yi sualtında bölgesel bir güç haline getireceğini belirtti. Bu denizaltılar, Türkiye’nin 12 eski tip 209 denizaltısını yenileyerek filoyu 18 birime çıkarma hedefinde kritik rol oynayacak.
"TÜRKİYE GÜÇLÜ DENİZ KUVVETİNE SAHİP"
Dergi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin güçlü ve etkin bir deniz kuvvetine sahip olmasının önemine işaret ettiğini aktardı. Erdoğan’ın “Mavi Vatan” konsepti doğrultusunda, Türkiye’nin denizlerdeki haklarını koruma ve enerji, ticaret yollarını güvence altına alma hedefinin Reis sınıfı denizaltılarla somutlaştığı ifade edildi.
"TEHDİTLERE KARŞI DENGE UNSURU"
National Interest, Reis sınıfının Türkiye’nin deniz caydırıcılığını güçlendirdiğini ve özellikle Yunanistan ve Doğu Akdeniz’deki diğer olası tehditlere karşı denge unsuru oluşturduğunu da belirtti.
"STRATEJİK BİR BAŞARI"
Son olarak analizde, gelişmiş AIP teknolojisi, çok rollü silah sistemleri ve yerli katkı ile Reis sınıfının, Türk Deniz Kuvvetleri’ni 21. yüzyılın sualtı savaşlarına hazırladığı söylenirken Türkiye’nin bu hamlesinin yalnızca bir modernizasyon değil, bölgesel deniz üstünlüğünü yeniden tesis eden stratejik bir başarı olarak öne çıktığının altı çizildi.