Siyaset

MHP'den CHP'ye 'harami siyaset' tepkisi!

MHP’li Semih Yalçın, CHP’nin yargıya yansıyan yolsuzluk iddialarını siyasi söylemlerle perdelemeye çalıştığını öne süren Yalçın, “CHP yönetimi ret ve inkâr politikalarıyla suçlarını örtmeye çalışıyor. Ancak güneş balçıkla sıvanmaz” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, CHP’li belediyelere yönelik yolsuzluk iddialarını sert bir dille eleştirdi.

Yalçın, CHP yönetimini “harami siyaset” yürütmekle suçlarken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni (İBB) hedef alan adli soruşturma üzerinden CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Türkiye’yi Batılı ülkelere şikâyet ettiğini belirtti.

MHP'li Semih Yalçın'ın açıklamalarının tamamı şu şekilde:

"Müstemleke sevici Özgür Özel, İBB merkezli adli tahkikatı gerekçe göstererek yine Türkiye’yi batılı devletlere şikâyet etmiş.  

Her ne kadar CHP’li belediyeleri sarsan yolsuzluk depremi hakkındaki iddialar yargıya intikal etmiş ve henüz bu konuda nihaî mahkeme kararı alınmamış olsa da, mevcut vaziyet, yaman bir hakikati dile getiren şu veciz atasözünü hatırlatmaktadır:

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Bu durum, ister istemez insanın aklına şu soruyu da getirmektedir:  Yoksa aç sırtlanlara kuzu mu emanet edilmiştir? Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin devasa bütçesi, birkaç bakanlığın ve birçok kamu kurumunun bütçesinden daha fazladır.

Belediyeler, halkın malıdır. Halkın oylarıyla seçilen CHP’liler, ilk iş olarak halkı soymaya başlamıştır. CHP’li belediye yöneticileri; “Kamunun malı deniz yağmalamazsa ayıp olur bendeniz." zihniyetiyle milletin malını talan etmiştir. En büyük belediyelerimiz, çeteleşen CHP yönetimlerince yağmalanmıştır.  İhaleler ve hak edişler üzerinden tırnakçı, cepçi, tırtıkçı düzeneği tesis edilmiştir. Tabiri caizse CHP, belediyeler üzerinden malı götürmüştür. Hortumlanan belediyelerden gelen pis kokular, giderek bütün çevreye yayılmıştır. Eminiz ki Tevfik Fikret sağ olsaydı belediyeleri yöneten CHP'lilere şöyle seslenirdi:

"Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını

Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini

Bütün ferağ-ı hâlini, olanca şevk-i balini.

Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!"

Kamuoyunda, “CHP yönetimi ne kadar da açmış. O kadar yemişler ki hazımsızlıktan kıvranıyorlar. Midelerinin ve bağırsaklarının gurultusu sokaklara yayılıyor. Maazallah bunlara devlet hazinesi teslim edilse dibine hortum yerine büz döşerler.” tarzında yorumlar yapılmaktadır. Maalesef CHP'nin aç yöneticilerinin ellerinde belediyeler, yiğidin değil, yiyenin harman olduğu yer hâline gelmiştir.

Çatlayıncaya kadar yedikleri için, partinin bünyesindeki çatlaklardan haram akıntıları sızmaya başlamıştır.

Hortumculuk, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma iddiaları alıp başını gitmiştir. CHP, uyaklı “şaibe” tabiriyle birlikte anılmaya başlanmıştır. Halk Partisi, halk tarafından “Halt Partisi” adıyla isimlendirir olmuştur. Oysa belediyelerin gelirlerinde tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır.

Dahası, CHP’nin elindeki büyük kentlerimizin, alt yapı yatırımlarına ihtiyacı vardır.
Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi üç büyük kent her aşırı yağışta sele gitmektedir. 
Hele güzelim İzmir'in hâli, içler acısıdır.

CHP'nin elinde inim inim inleyen illerin en bakımsızı, en talihsizi durumundaki İzmir'i Kordon boyu pislik götürmektedir. İzmir, her bakımdan ideolojik bağnazlığın pençesindedir. CHP’li yönetimlerse üç büyük kentin karşı karşıya bulunduğu temel sorunları çözmek yerine, bulvarların süslenmesine, cep doldurmaya, işrete ve saza söze ağırlık vermiştir. CHP kurultayları hakkında, hukuk tabiriyle “mutlak butlan” ihtimalinin konuşulması ise partiyi saran “mutlak buhran”ın göstergesidir. İçin için yanan CHP’de artık yangın bacayı sarmış, bütün binayı tehdit etmeye durmuştur. CHP’li belediyelerde partiyi köklerinden koparan HARAMİ SİYASETİ, yolsuzluk fırtınaları estirmektedir. CHP, siyaset ummanında, dümeni kırık bir gemi gibi bir o yana bir bu yana çalkalanmaktadır.
CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk iltihabından akan cerahat, sokaklara taşmıştır.

Anlaşılan o ki CHP'nin elindeki Büyükşehir belediyelerinde, modern şehircilik planlamaları yerine, yüksek nitelikli(!) HORTUM MÜHENDİSLİĞİ hayata geçirilmiştir. CHP'nin, elde ettiği belediyelerin kaynaklarına döşediği hortumların uzunluğu, Ekvator çizgisini birkaç kez tamamlayacak, dünyayı defalarca dolaşacak kadar uzun görünmektedir. CHP ynetici ve sözcüleriyse içine yuvarlandıkları politik kirlilik atmosferini kamuoyundan kaçırmak maksadıyla güya ekonomik sorunlarla alakadar olmakta, asgari ücretten şikâyet etmekte, pahalılıktan ve fakirlikten dem vurmaktadır. CHP yönetimi, meseleye siyasi veçhe vererek yolsuzlukları perdelemeye ve savunma mekanizması oluşturmaya çalışmaktadır. CHP’li belediyelerde olan bitenin faturası da iktidara ve Cumhur İttifakına çıkarılmaktadır. Oysa CHP’li belediyelerdeki yolsuzluklarla ilgili yürüyen hukuki süreçlerin iktidarla, Cumhur ittifakıyla zerre kadar alakası yoktur.

Yargı erki yasal görevini yerine getirmektedir. CHP ise gerçeği setretmekte, saptırmaktadır. Lakin güneş balçıkla sıvanamayacaktır. Harami siyasetinin, hortumculuğun, kirlenmişliğin üzeri ret ve inkâr politikalarıyla örtülemeyecektir. CHP’li belediyeler, SGK’ya olan milyarlarca liralık borçlarının neden ödenmediğinin hesabını vermeye de niyetli görünmemektedir. CHP, milyonlarca emeklinin hakkına tecavüz ederken, bir de utanmadan emeklilerin haklarını savunmaya yeltenmektedir. CHP; bir muhalefet partisinin, bundan da önce Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü esas alan bir siyasi partinin üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmemektedir. Aksine suçu övmekte, suçluları teşvik etmektedir.

CHP, hem suçlu hem güçlü gibi davranarak suçunu bastırmaktadır. CHP sözcüleri, belediyelerindeki yolsuzluk ve itiraf furyası ile ilgili tek cümle etmemektedir. Etkin pişmanlıktan yararlananların adı bile anılmamaktadır. CHP’nin elindeki belediyelerde her yeni skandal patlak verdiğinde, Özgür Özel de hiddetinden patlayıp kendini sokaklara vurmaktadır. Mirasını sık sık istismar ettiği Atatürk’ün koltuğunda celadet ve olgunluk içinde davranması gereken Özel, ergen ve şımarık bir çocuk gibi hareket etmektedir. Özel’in, şedit ve haşin tavırlarla yargıya parmak sallayıp sokakları karıştırma tehdidinde bulunmasıysa ayrı bir çılgınlıktır. Özgür Efendi, yaşı itibarıyla 1980 Askerî Darbesi öncesinde kaosun hâkim olduğu karanlık sokakların hâlini ve dilini bilmez. O yıllarda Türkiye’nin ve Türk toplumunun hangi ağır sınavlardan geçtiğine, emperyalizmin tahrikleriyle karanlık sokaklarda döndürülen terör dolaplarının hangi yıkımlara yol açtığına şahit olmamıştır. Özellikle gençlerin sokak ve terör eylemleri için kışkırtılmasının doğurduğu vahim sonuçlarla yüzleşmemiş, karşılaşmamıştır. Ateşle oynamaya cüret etmesi, parmaklarını belinde ruhsatsız tabanca taşıyan yalancı kabadayı pozlarıyla sallaması bundandır.

Özgür Özel; sorumsuzca sokakları karıştırmanın, CHP’yi, toplumu ve Türkiye’yi hangi badirelere sürükleyeceğini hesap etmemektedir. MHP ve bizim nesil, 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi öncesinde sokakları terörize eden komünist ve bölücü militanların alçakça saldırılarında, binlerce Ülkücü şehidi toprağa vermiştir. On binlerce sivil terör olayları yüzünden hayatını kaybetmiş, binlerce ocak sönmüştür. Üstelik sokak terörünün her açıdan Türkiye’ye faturası çok ağır olmuştur.

MHP ve Cumhur İttifakının “Terörsüz Türkiye” çabası da geçmişte edinilen acı tecrübelerin güncel siyasete yansıması değil midir?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel; siyasetin sokaklarda değil, meydanlarda yapıldığını öğrenmelidir, öğrenecektir. Ne yazık ki Özel; hukukun üstünlüğüne dayanacağına, bağımsız yargıya güveneceğine; taşla, sopayla, tehdit ve şantajla adaletin üstüne gitmektedir. CHP yönetimi; benzinle yangını söndürmeye, kötü kokuları daha çok ufunetle bastırmaya, fazladan su ile taşkını önlemeye çabalamaktadır. Pişkin CHP yönetiminin, bir de kendilerini milletmiş gibi göstermeye çalışmasıysa ayrı komedidir.

Milletin hakkını yiye yiye yine milletin arkasına sığınmak, arasına karışmaya çalışmak; edepsizliğin, yüzsüzlüğün, şirretliğin daniskasıdır. Esasen, herkes şu hakikatin farkındadır: CHP yönetimini hırçınlaştıran mesele, siyaseten halka ve hukuken yargıya hesap verecekleri korkusudur. Şüphesiz, CHP tabanı da parti yönetiminin takip ettiği ayrımcı, acemi, uyumsuz, menfi ve kavgacı politikalardan rahatsızdır. CHP seçmeni, partinin çözümsüzlük çıkmazına saplanması ve gücünün siyasi kavgalarda tüketilmesi yanlışından dönülmesini sabırla beklemektedir. CHP yönetimine tavsiyemiz, kaçak güreşmekten vazgeçmesidir.

Macera arayışından imtina etmesidir.

CHP, özellikle genel başkanlık düzeyindeki davranış biçimi ve üslubunu gözden geçirip değiştirmelidir. CHP’nin yönetici ve sözcüleri sorumlu, yapıcı ve olgun hareket etmeli; usulet ve suhuleti elden bırakmamalıdır. Ne olur ne olmaz, Özgür Özel de nazenin parmaklarına mukayyet olmalıdır. CHP, büyük bir camiadır. Bu camia; Özgür Özel’in çocuksu, hırçın ve intikamcı siyaset tarzını hem benimsememekte, hem de hak etmemektedir. Zaten milletimiz; vakti geldiğinde hıyanet edilen emanetleri CHP'den birer birer geri alacak, ehliyet ve liyakat sahiplerinin güvenli ellerine yeniden teslim edecektir. CHP’nin tasallutundaki belediyeler eliyle yıpratılan güzide kentlerimizin makûs talihi, yeniden iş başına gelecek Cumhur İttifakı adaylarınca yenilecektir. Yerel Seçimlerde kendilerine geçici olarak teslim edilen emanetlere el uzatan soyguncular, millî iradenin tecellisiyle yüzleşeceklerdir. Suçlular, adaletten kaçamayacaklardır."