Volkan Konak’ın vefatının 40. günü.
Ve ben hâlâ onun sesinde saklı duyguların izini sürüyorum.
Kulaklarımda “Dalya” albümünden şarkılar…
Her biri bir anı gibi geçiyor içimden.
Tam da o an fark ediyorum:
Benim de “dalya” deme zamanım gelmiş.
Çünkü bu yıl, bilgisayarla tanışmamın 30. yılı.
1995 yılı…
Henüz 13 yaşındayım.
Evimize ilk bilgisayar geliyor: gri kasalı, DOS işletim sistemli bir Escort.
Ekran siyah, yazılar yeşil.
Ama o ekran bana bambaşka bir dünyanın kapısını açıyor.
İlk satır “C:>”...
İlk oyun “Prehistorik”, ardından “Subaplex”...
Kodlarla tanışmam işte bu eski dostla başlıyor.
1999 yılında, teknolojiyle birlikte ben de gelişiyorum.
Bu kez Vestel VEZZY GO bilgisayar giriyor hayatıma.
Ve beraberinde o meşhur 56k dial-up modem sesi...
O ses bir bağlantı değil, bir ritüeldi.
İnternete bağlanmak, bir yerlere bağlanmaktı aslında.
Bu bilgisayarda yazdım ilk HTML kodlarımı.
<html>
, <head>
, <body>
derken
Bir şeyleri “görünür” kılmak bana anlamlı gelmeye başladı.
Sadece sayfa değil, bir karakter inşa ediyordum.
2005 yılına geldiğimde artık sadece yazmıyor,
Yazdıklarımın Google’da görünmesini sağlıyordum.
SEO ile tanışmam işte böyle başladı.
Dönemin en kaliteli bilgisayarlarından biriyle, bir HP Pavilion ile…
Artık sadece hevesli bir çocuk değil,
Dijital dünyanın içinde yol bulan bir SEO uzmanıydım.
Backlink analizleri, meta açıklamalar, robots.txt dosyaları, sıralama algoritmaları…
Benim ömrüm artık kodlarla işlenmişti.
Ve şimdi 2025...
Tam 30 yıl sonra, dönüp bakıyorum.
Bir bilgisayar ekranında başlayan bu yolculuk,
Şimdi arama motorlarının derinliklerinde bir ömre dönüşmüş.
Volkan Konak “Dalya” albümünde bir şarkısında diyor ki:
“Doğrudur…”
Evet, doğrudur…
Zamanla her şeyin karşılığı alınır.
Geç kalınanlar, eksik kalanlar, fazlasıyla sarılanlar...
Hepsi hayattır ve her şey bizde iz bırakır.
Kimi zaman bir kod satırında, kimi zaman bir gece yarısı optimizasyonunda.
Sonra çalıyor:
“Ömür Bizi Beklemez”
Bu cümle her şeyi özetliyor.
Geri sarmayan zaman gibi,
Yayımlanmamış bir içerik gibidir bazı duygular.
Gecikirse kaybolur.
Bu yüzden ben hiç durmadım,
Ne gönlümde ne de kod satırlarında…
Ve ardından “Ömrüm” çalıyor…
Volkan abi diyor ki:
“Sevdaya düştü gitti ömrüm, ömrüm…”
Ben ise içimden mırıldanıyorum:
“Kodlara düştü gitti ömrüm, ömrüm…”
Evet…
Benim ömrüm <title>
başlığında,
Bir <meta name="description">
satırında
Ve Google sıralamalarında geçti.
Bugün burada hem Volkan Konak’a,
Hem Escort bilgisayarıma,
Hem Vestel VEZZY GO’ya,
Hem de HP Pavilion sabahlamalarıma,
Ve 30 yılımı kodladığım o hayat yoluna sesleniyorum:
DALYA.
Bu bir veda değil,
Yeni bir satırın, yeni bir fikrin başlangıcıdır.
Çünkü bazı ömürler sadece yaşanmaz...
Kaydedilir.