'Terörsüz Türkiye' sürecinde en hassas döneme girdiğimiz günlerde Mesut Barzani'nin Cizre'de düzenlenen sempozyuma yanında üniformalı ve uzun namlulu silahlar olan korumalarla gelmiş MHP lideri Bahçeli yaşanan görüntüler için 'Tek kelimeyle rezalet' ifadelerini kullanmıştı.
Yeni Şafak yazarı Yahya Bostan, 'Tek sorun Barzani ziyaretinde ortaya çıkan o görüntüler mi?' başlıklı yazısında, Mesut Barzani'nin Cizre ziyareti sonrası yaşanan gelişmeleri ve Türkiye'nin bölgede yaşayacağı muhtemel yeni riskleri değerlendirdi.
Bostan, iki ay önceki Erbil ziyaretinde MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 'Terörsüz Türkiye' sürecindeki 'buzkıran' rolü sayesinde Erbil'de hakkındaki kanaatlerin olumlu yönde değiştiğini gözlemlediğini aktardı. Bu nedenle 'Barzani Karargahı Sözcülüğünden' yapılan ve Bahçeli'yi hedef alan açıklamayı 'amatör, çalakelam, duygusal ve sorumsuz' olarak nitelendiren Bostan, bu durumun Erbil'deki yeni iklimle çeliştiğini ifade etti.
'BU HERKES İÇİN ERKEN UYARIDIR'
Dışişleri Bakanlığı'nın konuyla ilgili izahat istediğini hatırlatan yazar, IKBY'nin muhtemelen 'bir görevlinin bilgi vermeden bu açıklamayı yaptığı' yanıtını vererek konuyu kapatacağını öngördü. Bostan, bu tartışmanın geçici olduğunu ve sürecin rotasını bozmayacağını ancak herkes için bir 'erken uyarı' niteliği taşıdığını vurguladı.
PROVOKASYON MU YOL KAZASI MI?
Yazısında sürecin en hassas aşamada olduğuna dikkat çeken Yahya Bostan, bu dönemde provokasyon ve yol kazası sayısının artabileceğini belirtti. Barzani meselesini bir 'yol kazası' olarak gördüğünü ifade eden Bostan, PKK'dan gelen 'Suç işlemedik ki affedilelim' gibi açıklamaların ise süreci bozmaya yönelik bir provokasyon veya rapor yazılırken ortaya konan talepler olabileceğini kaydetti. Bu tür maksimalist çıkışların sürecin odağını kaydıracağını belirten Bostan, asıl hedefin terör örgütünün silahsızlandırılması olduğunu ve düzenlemeler yasalaştığında örgütün silah bırakıp bırakmayacağının görüleceğini yazdı.
Bostan ayrıca, Mesut Barzani gibi bir ismin bu hassas dönemde Şırnak'a gelmesinin bir etki yaratacağının öngörülmesi ve ziyaretin istihbari ve diplomatik kurumlarla koordine edilmesi gerektiğini, bundan sonraki süreçte bürokrasinin daha dikkatli olacağını düşündüğünü belirtti.
BİR BAŞKA ÖNEMLİ SORUN DOĞUYOR
Türkiye-IKBY ilişkilerinin genel olarak iyi olduğunu belirten Bostan, Mesut Barzani'nin 2017'deki bağımsızlık referandumu girişiminin bir güven bunalımı yarattığını ancak yeni Başkan Neçirvan Barzani ile karşılıklı güvenin yeniden oluştuğunu ifade etti. Ankara'nın Neçirvan Barzani'yi desteklediğini ve Süleymaniye havalimanına uygulanan uçuş yasağının Barzani'nin talebi üzerine kaldırıldığını hatırlattı.
Ancak Bostan, ikili ilişkileri tehdit eden yeni bir konunun ortaya çıktığını şu ifadelerle vurguladı:
Barzaniler, Terörsüz Türkiye sürecini destekliyor. Bunun bir nedeni Ankara ile samimi ilişkileridir. Diğer nedeni ise PKK ile yaşadığı sorunlar ve terör örgütünden kurtulma beklentisidir. Barzaniler, buna taban tabana zıt bir perspektifle SDG'yi destekliyor. Evet, 'Şam'a entegre olun' diyorlar ama 'Ademi merkeziyetçiliği savunun' ve 'silahlarınızı bırakmayın' demekten de geri durmuyorlar.
SDG'YE LOJİSTİK, SİYASİ, DİPLOMATİK DESTEK
Bostan, yazısında Barzani kontrolündeki Rudaw medyasının editoryal politikasını terör örgütü PKK/YPG'nin uzantısı Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) varlığı üzerine kurduğunu, SDG lideri 'Mazlum Kobani' kod adlı Ferhat Abdi Şahin'in Duhok'a davet edilip konuşturulduğunu ve SDG'ye lojistik, siyasi ve diplomatik destek verildiğini belirtti. Bu durumu, bağımsızlık referandumunda yapılan hatanın tekrarı ve bölge ülkelerine 'Pan-Kürdist' bir mesaj verme girişimi olarak yorumladı.
SDG VE ERBİL TRUMP'IN MESAJINI ALDI MI?
SDG tarafından gelen 'Ya ademi merkeziyetçilik ya bölünme' şeklindeki açıklamaları ve SDG'nin Şam'a entegrasyonu konusunda10 Mart anlaşmasının öngördüğü sürenin yılbaşında dolmasını 'daralan alan ve zamanda son hamle ve talepler' olarak okuduğunu belirten Bostan, ABD Başkanı Trump'ın İsrail Başbakanı Netanyahu'ya yönelik 'Suriye'nin müreffeh bir devlete dönüşümünü engelleyecek hiçbir şeyin yaşanmaması çok önemli' mesajına atıfta bulunarak bu mesajdan SDG ile Erbil'in de payına düşeni alması gerektiğini ima etti.