Türkiye’nin sokaklarında milyonlarca sessiz can dolaşıyor. Kimisi çöpte umut arıyor, kimisi bir apartman merdiveninin köşesinde titreyerek uykuya sığınıyor, kimisi ise bir barınağın demir parmaklıkları ardında gözleriyle soruyor:
“Ben de yaşamak istemiyor muyum?”
Bu topraklar, hayvan sevgisini kültürünün bir parçası olarak gören bir ülke. Cami avlularında beslenen kediler, kapı önüne bırakılan bir kap su, pazarda yere dökülen sebzelerden karın doyuran köpekler bizim kültürel belleğimizde yer alır. Ama artık kendimize şu soruyu sormanın zamanı geldi:
Bu sevgi, gerçek bir sorumluluğa dönüşebiliyor mu?
Bugün birçok belediyenin barınağı, “rehabilitasyon merkezi” tabelası taşıyor. Ne var ki içeride karşılaştığımız manzara, rehabilitasyondan çok uzak: soğuk kafesler, sessizlik ve unutulmuşluk. Çünkü sistem hâlâ geleneksel “tut ve beklet” barınak mantığıyla ilerliyor.
İyileştirmek, hayata kazandırmak değil; hayatta tutmak yetiyor bize.
Ama bu böyle gitmemeli. Çünkü çözüm var, hem de elimizin ucunda. Bu sadece bir bütçe meselesi değil; bu bir vicdan ve irade meselesi.
STK’lar hazır. Gönüllüler hazır. Veteriner hekimler bu yükü paylaşmaya gönüllü. Belediyeler isterse, küçük ama etkili adımlarla büyük fark yaratabilir:
– Mama markalarıyla iş birliğiyle bağış kampanyaları
– Sahiplendirme günleri
– Üniversitelerle gönüllü veterinerlik ağı
– Hayvan dostu işletmelere verilecek teşekkür plaketleri
Bu adımlar sadece farkındalık yaratmaz, aynı zamanda sürdürülebilir sistemler kurar.
Çünkü barınaklar sadece hayvanların değil, toplumun da vicdan testidir.
Çamur içinde unutulmuş, uykusunda bile ürken bir köpeğin varlığı, sadece onun kaderi değil; bizim düzenimizin aynasıdır.
Ve artık o aynaya bakmaktan kaçamayız.
Barınaklar yeniden düşünülmeli, yeniden inşa edilmeli. Sessizlik değil; oyun sesleri, şefkat, umut yankılanmalı. Çünkü her canlının hayata tutunmaya hakkı vardır.
Ve en önemlisi:
Gözümüzün içine bakıp da “beni gör” diyen bir canı görmezden gelmek, insanlık adına en büyük kayıptır.
O sese artık bir cevabımız olmalı:
“Evet seni görüyorum. Ve yalnız değilsin.”
Veteriner Hekim Müberra Güneş Emiroğlu
Güneş Kocaeli Hayvan Hastanesi