Ekonomi

Bakan Şimşek yıl sonu enflasyon tahminini açıkladı! Sürpriz ABD ve AB mesajı

Ekonomi - Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 'Beklentimiz enflasyonun bu yıl sonu yüzde 30 seviyesinde, gelecek yılın sonunda yüzde 10'lu rakamlarda, ondan sonraki yıl ise tek haneli seviyeler gerilmesi yönünde' dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ABD'de Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) Yıllık Üye Toplantısı'nda Türkiye ekonomisinin durumuna ilişkin sorulara cevap verdi.

'YILI MUHTEMELEN YÜZDE 30 CİVARINDA KAPATACAĞIZ'

Türkiye ekonomisinin mevcut durumuna ilişkin bir soruya Şimşek, 'Bir programımız var ve sonuç veriyor. Elbette her zaman planladığımız ve arzuladığımız hızda ilerlemiyor fakat gerçek dünyada hiçbir şey mükemmel değildir, önemli olan ilerlemedir. Enflasyon düşüyor. Yılı muhtemelen yüzde 30 civarında kapatacağız. Geçen yıl yüzde 44, önceki yıl da yüzde 65 civarındaydı. Dolayısıyla iyi bir ilerleme kaydediyoruz. Beklentimiz enflasyonun gelecek yılın sonunda enflasyonu yüzde 10'lu rakamlara, ondan sonraki yıl ise tek haneli seviyeler gerilmesi yönünde' dedi.

Deprem sonrası yeniden inşa için yaklaşık 90 milyar dolar harcanmasına rağmen mali alanda ilerleme sağlandığını vurgulayan Şimşek, 'Bütçe açığı, birkaç yıl önceki yüzde 5 seviyesinden şimdi yüzde 3,5 civarına geriledi. Yani bir mali konsolidasyon süreci yaşanıyor' ifadelerini kullandı.

'BU ÇOK ÖNEMLİDİR'

Türkiye'nin Borç/GSYİH oranının yüzde 25 civarında olduğunu ve bunun gelişmekte olan piyasalar için oldukça düşük bir seviye olduğunu vurgulayan Şimşek, 'Ancak mali konsolidasyonu yönlendiren asıl etken, enflasyonu düşürmek için Merkez Bankasına negatif mali etki yoluyla destek olma ihtiyacıdır ve bu çok önemlidir. Bu politikayı, 2028 yılına kadar sürdüreceğiz' dedi.

'YENİ BİR GELİŞME'

Dış dengenin tarihsel olarak Türkiye'nin zayıf noktası ve Türk lirasının istikrarsızlığının sebebi olduğunu vurgulayan Şimşek, 'Açık, geçtiğimiz yıl GSYİH'nin yüzde 0,8'i idi ve altın hariç tutulduğunda kayda değer bir fazla oluşmuştu. Altın yenilebilir bir şey değil, bu yüzden onu portföy dışı değerlendirmeliyiz. Bu yıl da durum benzer ve açık yaklaşık yüzde 1,4 düzeyinde mütevazı kalacak. Ancak altın hariç tutulduğunda yine fazla vermesi oldukça muhtemel. Gördüğünüz gibi bir tür dönüşüm yaşanıyor ve bu büyük ölçüde yerli petrol ve doğalgaz üretiminin artmasından kaynaklanıyor. Bu yeni bir gelişme. Elbette büyümedeki yavaşlama da belirgin bir etken. Son iki yılda büyüme ortalama yüzde 3,3 civarında seyretti. Bu son 20-25 yılındaki ortalama yüzde 5,5 büyümenin altında. Ancak yapısal dönüşümü sürdürmemiz halinde, daha sürdürülebilir, yüksek büyüme yoluna yeniden döneceğimizi düşünüyorum' dedi.

'DIŞ BORÇ YÜZDE 36'YA DÜŞTÜ'

Şimşek, 'Dış Borç/GYSİH oranı yüzde 50'nin üzerindeyken, yüzde 36'ya düştü. Brüt dış finansman ihtiyacı ise yüzde 20-25 bandından yüzde 16-17 seviyelerine geriledi. Bunlar bizim çok yakından izlediğimiz, son derece önemli göstergeler' dedi.

Büyümenin oldukça dirençli olduğunu ve işsizlik oranının da yüzde 8 ila 8,5 seviyesinde olduğunu belirten Şimşek, 'Bu da programı sürdürmek için bize alan sağlıyor. Her şey planlandığı gibi gitmiyor olsa da genel olarak enflasyon, hedef doğrultusunda ilerliyor. Bütçe açığı uluslararası standartlara göre mütevazı ve dış dengesizlikler büyük ölçüde giderildi. Lakin bunu kalıcı kılmak için daha fazla yapısal reform gerekiyor' ifadelerini kullandı.

'TÜM GÖSTERGELER DAHA FAZLA DEZENFLASYON İÇİN OLUMLU BİR ŞEKİLDE HİZALANMIŞ DURUMDA'

Bu yıl şiddetli kuraklık ve tarımsal don yaşanmasının işlenmemiş gıda fiyatlarını artırdığına ve enflasyonu kötü etkilediğine dikkat çeken Şimşek, 'Ancak bunun geçici bir etki olacağını biliyoruz. Çünkü birden fazla yıl boyunca hem şiddetli kuraklık hem de don yaşanacağını sanmıyorum. Umarım da yaşanmaz. Bu yüzden iyimserim. Bu yıl programımızda öngördüğümüzden daha yüksek rakamlarla karşılaşsak bile bununla yaşayabiliriz. Yolumuza devam ederiz' dedi.

Şimşek, 'Genel olarak petrol fiyatlarının da destekleyici seyretmesiyle, tüm göstergeler daha fazla dezenflasyon için olumlu bir şekilde hizalanmış durumda. Bu yüzden endişe edecek bir neden görmüyorum' şeklinde konuştu.

'BENCE EN KÖTÜ DÖNEM GERİDE KALDI'

Geçmişteki makro ihtiyati önlemleri sadeleştirdiklerini ve mevcut makro ihtiyati önlemlerin para politikasının aktarım mekanizmasının etkinliğini artırmayı hedeflediğini vurgulayan Şimşek, 'Bu programa başladığımızda bankacılık sektörünün piyasa değeri / defter değeri oranı yaklaşık 0,4 seviyesindeydi. Bugün ise 1'in oldukça üzerinde. Yeni makro ihtiyati çerçeve nedeniyle şu an çok para kazanmıyor olsalar bile, bence en kötü dönem geride kaldı. İyi zamanlar önümüzde. Bunu insanları geleceğe inandırmak için söylemiyorum. Çünkü biz doğru olanı yapıyoruz. Ve sonuç alacağız. Biz sonuç aldıkça, bankacılık sektörü güçlenecek. Makro göstergeler iyileşirse, makro finansal istikrar da sağlamlaşır. Yapısal dönüşümden herkes fayda görecek. Vatandaşlar da fayda görecek, şirketler de fayda görecek' dedi.

Türkiye'nin genç ve eğitimli nüfusunun ekonomiye etkisine ilişkin bir açıklamayı yorumlayan Şimşek, 'Kesinlikle. Bakın, çalışma çağındaki nüfus halen oldukça hızlı bir şekilde artıyor. Ama daha da önemlisi, ki bu piyasanın genellikle gözden kaçırdığı bir nokta, bence elimizde çok büyük, kullanılmamış bir demografik potansiyel var. Nedir bu? Kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 37 seviyesinde. OECD ortalaması ise yaklaşık yüzde 67. Şu anda bu konuda bir programımız var. Buna kreşler, esnek çalışma modelleri, babalık ve annelik izinleri, yani esnek istihdam düzenlemeleri dahil' dedi.

Şimşek, tüm bunların gelecekte iş gücüne katılımı artırmaya ve güçlendirmeye yardımcı olacağını kaydetti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 'Her yıl yaklaşık 930 bin üniversite mezunu, buna ek olarak 430 bin teknik ve meslek lisesi mezunu veriyoruz. Bu büyük bir ekonomi ve büyük bir pazar. Mevcut döviz kuruyla yaklaşık 1,6 trilyon dolarlık bir ekonomi. Yani geniş bir pazar, güçlü bir altyapı ve çok büyük bir yetenek havuzu var' şeklinde konuştu.

'TÜRKİYE BÜYÜK ÖLÇÜDE FAYDA SAĞLAR'

Türkiye'nin coğrafi konumunun etkilerine ilişkin bir soruya Şimşek, 'Genel olarak kutsal bir coğrafyada yaşadığımızı hissediyoruz. Kendimizi dünyanın merkezi gibi görüyoruz. Ama bazen, son on yıllarda yaşadığımız üzere çevremiz çatışmalarla kuşatıldığında, sanki zorlu bir coğrafyada, posta kodunun kötü olduğu bir adreste yaşıyormuş gibi hissediyoruz' dedi.

'BATILI MÜTTEFİKLERİMİZLE, ABD VE AB İLE YENİDEN BAĞ KURUYORUZ'

Suriye'de yaşananların büyük bir taşma etkisi oluşturduğunu fakat artık iyimser olduğunu vurgulayan Şimşek, 'Batılı müttefiklerimizle, ABD ve AB ile yeniden bağ kuruyoruz çünkü birbirimize ihtiyacımız var. Aynı zamanda bölgenin istikrarına katkı sağlama çabalarını da takdir ediyoruz. Başkan Trump'ın barış çabalarını gerçekten takdir ediyoruz ve biz de bu çabalara destek veriyoruz. Bence Türkiye'nin arabuluculuk konusunda önemli bir rolü var, örneğin Azerbaycan ve Ermenistan arasında olduğu gibi. Nihayet, Suriye konusunda da bir ilerleme kaydedildi Mezhepsel ve etnik çeşitliliğe saygılı, kapsayıcı bir toplum oluşabileceğine dair bir iyimserlik var. Ama birlik ve toprak bütünlüğü kilit önemde olacak' dedi.

Şimşek, 'Eğer nihayetinde bölgeye daha fazla barış ve istikrar gelirse, Türkiye büyük ölçüde fayda sağlar. Çünkü küresel müteahhitlik liginde Türkiye, Çin'in ardından ikinci sırada yer alıyor. Türkiye, Ukrayna, Libya ya da başka yerlerde genel olarak tüm bölgenin yeniden inşasında yardımcı olabilir' dedi.

Türkiye'nin Savunma sanayisinin de büyük ilerleme kaydettiğini vurgulayan Şimşek, 'Türkiye, 1990'larda en büyük ithalatçılardan biri iken, bugün küresel ölçekte ilk 10-11 ihracatçı arasında' dedi.

Şimşek, 'Türkiye, Avrupa'nın savunma ekipmanı açığını ve diğer alanlardaki eksiklerini kapatmasına yardımcı olabilir. Piyasa şu anda bu avantajları tam olarak fiyatlamıyor ya da hesaba katmıyor olabilir' ifadelerini kullandı.