Babasız Çocuklar

Bir çocuk babasız büyürken, sadece boyu değil, yüreği de erken büyür. Sessizce… ama dimdik.

Babasız büyüyen çocukları hiç gördünüz mü?
Bir gecede belki de on yaş birden büyüyen, içine kapanan, eksik kalan o çocukları…
Yetim kalan, gözlerinden eksilmeyen o hüzünle sessizce büyüyenleri…

Kendilerince güçlü görünmeye çalışırlar. Sessizdirler. Çoğu zaman da suskun…
Bir yanları hep eksik kalır.
Her sabah gözlerini açtıklarında, "Bugün de babam yok," diyerek başlar günleri.

Bazı hikâyeler, bir çocuğun en çok ihtiyaç duyduğu kişiyi kaybetmesiyle başlar.
O hikâyelerde kahkahalar biraz eksik olur, bayramlar biraz buruk, başarılar ise gözyaşıyla karışır.

Peki, babasız o çocuklar nasıl ayakta kaldı, biliyor musunuz?

Kendilerine sarılmayı öğrendiler…
Her gece babalarının sesini duymadan uyumayı…
Okulda diğer çocukların elinden tutan babalarını izlerken, kendi avuçlarını sıkmayı…
Düştüklerinde kendi dizlerine üflemeyi, ağladıklarında sessizce yutkunmayı öğrendiler.

Bir çocuk babasız kalınca, gülüşünü erken büyütür.
Sevinçlerini daha temkinli yaşar.
"Keşke babam da görseydi," cümlesini defalarca söyler ama kimse duymaz onu.
Belki herkes yanındadır, ama o hep olmayanın yokluğundadır.

Yine de dimdik dururlar.
Çünkü içlerinde görünmeyen bir güç taşırlar: Babalarının hatırası.
Bazen bir fotoğraf, bazen bir koku, bazen bir rüya gibi...
İşte o güçle yürürler, büyürler. Başardıklarında gözleri dolu dolu gökyüzüne bakarlar.

Babasız çocuklar kolay büyümez.
Ama yine de büyürler.
Yalnız kalırlar ama pes etmezler.
Çünkü içlerinde hiç sönmeyen bir sevgi açlığıyla yaşarlar.
Ve o sevgi, onları hayatta tutar.
Bazen sadece ayakta kalırlar...

Babasız ayakta kalmak zordur, evet.
Ama gururludur da.

Çünkü o çocuklar her adımlarında,
"seni yaşıyorum babacığım," der gibi yürürler.

Sessizce…
Ama çok güçlü!