ABD Sağlık Bakanı Kennedy, sağlık politikalarına ilişkin değerlendirmesinde sistemin 'yanlış teşviklerle' kurulduğunu belirterek, 'Şu anda sağlık sistemimiz, hastaları hasta tutmak için sistemin her seviyesini teşvik eden bir dizi ters teşvikten oluşuyor' ifadelerini kullandı.
Bu sözler, ABD'de sağlık sektöründeki çıkar odaklı yapıya yönelik eleştirilerin en açık biçimde dile getirilen örneklerinden biri olarak değerlendirildi.
YÜKSEK MALİYET DÜŞÜK VERİMLİLİK
Kennedy açıklamasında yalnızca belirli aktörleri değil, sağlık sisteminin tamamını hedef alarak, hastanelerden doktorlara, sigorta şirketlerinden ilaç firmalarına kadar geniş bir ağın insanları iyileştirmek yerine hasta tutarak daha fazla gelir elde ettiğini söyledi. Ona göre sağlığın ticarileşmesi tedavi süreçlerini 'kâr odaklı' bir yola sokuyor ve bu durum uzun yıllardır tartışılan 'yüksek maliyet - düşük verimlilik' probleminin temel sebeplerinden biri hâline geliyor.
İLAÇ ŞİRKETLERİ SUÇLAMASI
Kennedy'nin 'ters teşvik' olarak tanımladığı mekanizmalar, sağlık sistemindeki gelir modellerinin büyük ölçüde sürekli tedavi, uzun süreli bakım ve yüksek maliyetli ilaç satışlarına dayanması anlamına geliyor.
Bu çerçevede hastanelerin yüksek faturalı işlemlerden daha fazla gelir elde etmesi, ilaç şirketlerinin kronik hastalıkların sürmesiyle sürekli satış yapabilmesi, sigorta şirketlerinin prim ve kapsam politikalarını kârlılık merkezinde şekillendirmesi ve doktorların işlem başı ücretlendirme nedeniyle uzun vadeli iyileştirmeye değil işlem bazlı kazanca yönelmesi, sorunun bütünsel boyutunu ortaya koyuyor.
TÜRKİYE MODELİNİ ANLATTI
Kennedy, sorunun yapısal olduğunu ve çözümün de yapısal reform gerektirdiğini vurgulayarak, önleyici sağlık hizmetlerine yatırım yapılması, ilaç ve tedavi fiyatlandırmasının şeffaflaştırılması, sağlık kuruluşlarının gelir modellerinin yeniden tasarlanması ve kamu yararını önceleyen politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Bu reform başlıkları, uzmanlar tarafından uzun süredir Türkiye'nin sağlık modelinin temel nitelikleri olarak da gösteriliyor.
Bu nedenle Kennedy'nin çıkışı, Türkiye'nin yıllardır uyguladığı yaklaşımın uluslararası düzeyde örnek alınabileceği yönündeki değerlendirmeleri güçlendirdi.