NUN Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Esra Albayrak, NUN Okullarının Beykoz'daki kampüsünde düzenlenen zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, zihinleri şekillendiren hakim anlatılara gömülü iktidar biçimleriyle hesaplaşmak için bir araya geldiklerini söyledi.

Albayrak, eğitimin yalnızca bilgi aktarmak olmadığını dile getirerek, 'Bu yüzden 'Ağustos Böceği ve Karınca' hikayesini bir medeniyet çatışması olarak da okuyabiliriz. Cezayir'in, Libya'nın, Endonezya'nın, Kongo'nun, Ruanda'nın, Meksika'nın, Arjantin'in ve nihayetinde Filistin'in hikayesini anlamak için 'Ağustos Böceği'ni' daha farklı bir zihinle yorumlamalıyız çünkü onların hikayesi de yüzyıllarca 'çalışkan', 'medeni', 'ilerici' olduklarını ileri sürülen bir dünyanın altında ezilen, kendi müziği, şiiri, hikayesi ve bilgeliği unutturulmuş bir insanlığın hikayesidir.' diye konuştu.
Modern eğitimin karınca metaforuyla değer sistemine göre inşa edildiğine dikkati çeken Albayrak, ders programları, sınav sistemleri ve başarı kriterlerinin hep aynı ezberi tekrar ettiğini vurguladı.
Albayrak, insanın sadece rekabetle var olmadığının altını çizerek, 'İnsan, aynı zamanda düşünür, hisseder, hayal kurar. Eğitim, insanın bu çok katmanlı yapısını kuşatmadıkça insanı verimsizleştirdiği gibi ruhunu da tüketecektir. Sömürgecilik, sadece siyasal bir süreç değil. Yalnızca Batı'nın üstünlüğü üzerine kurulmuş hikayelerin sorgusuz kabulü, dinleyicileri gönüllü uygulayıcıları haline getirmek, insanlığı bir afaziye sürükler.' diye konuştu.
Afazinin aynı zamanda anlamlandırma ve düşünme kabiliyetlerini de etkilediğini anlatan Albayrak, düşünceler başkalarının kavramlarıyla ifade etmeye zorlandıkça, iç seslerin kısıldığını, dillerin zenginliğinin, toplumların özgünlüğünün, bireylerin problemlerle baş etme kabiliyetlerinin kaybolmaya başladığını söyledi.

Albayrak, yapay zeka algoritmalarının çok dar bir grup şirket tarafından kontrol edildiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Çağımızda eğitimde dekolonizasyon sadece geçmişte sesi kısılmış, bilgelikleri unutturulanlar için değil gelecekte biz de dahil, düşüncesi, dili ve bilgelikleri unutturulma tehlikesi altında olanlar için büyük bir ihtiyaçtır. Bugün eğitimde dekolonizasyonu konuşurken ilkesel olarak Batı karşıtı bir söylem geliştirmek, yıkıcı bir yapı sökümcülüğü yapmak, yalnızca bilgiyi Türkleştirmek ya da sadece bilgiyi İslamileştirmek gibi tepkisel bir yaklaşımdan söz etmiyoruz. Sorgulayıcı bir yaklaşımla durduğumuz yeri tanımlamak, zihnimizin koordinatlarını dikkatle konumlandırarak zihinlerimizi yeniden inşa etmekten söz ediyoruz. Zihnimizin koordinatlarını belirlerken yani düşünme biçimlerimizi yeniden haritalarken biz eğitimcilerin özellikle bilginin jeopolitiğine daha dikkatli bakması gerektiğini düşünüyorum.'
Bilginin her zaman bir coğrafyanın, iktidarın, dilin ve dünyanın tasavvurunun izlerini taşıdığına işaret eden Albayrak, 'Bugün bilgiyi kimin ürettiğini, dolaşıma soktuğunu takip ederseniz zihinlerinizi yöneten o gizli eli de keşfedersiniz. Bu nedenle, bilginin merkezlerinin tarih boyunca nasıl kaydığını görmek bir farkındalık eşiğidir. Bir zamanlar Horasan'da, Bağdat'ta, Semerkant'ta, Kurtuba'da ve İstanbul'da üretilen bilgi, düşüncenin, bilimin, sanatın ve maneviyatın merkezindeydi. Bu şehirler yalnızca bilgi üretim yerleri değil aynı zamanda insanlığın anlam arayışının kalbiydi.' ifadelerini kullandı.

- 'BİLGİNİN MERKEZI LONDRA'YA, AMSTERDAM'A, PARİS'E, BOSTON'A KAYDI'
Albayrak, zamanla bilginin merkezinin değiştiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
'Bilginin merkezi Londra'ya, Amsterdam'a, Paris'e, Boston'a kaydı yani bilgi üretimiyle birlikte anlamın, değerin ve otoritenin ekseni de değişti. Eğer bu kaymanın tarihsel, politik ve kültürel nedenlerini anlayamazsak maruz kaldığımız zihinsel kolonizasyonu fark etmeden sürdürecek, rotasını çizmediğimiz bir seferde başkalarının amaçlarına hizmet ederken kendimizi bulacağız. Kendimizi daimi bir mağlup olarak edilgenleştireceğiz. Gerçek özgürleşme tam da bu yüzden bilginin jeopolitiğinden geçiyor. Eğitimde dekolonizasyon, bilginin dekolonizasyonuyla başlar. O da bilginin insanileştirilmesi demektir. Bu duruşun merkezinde nefret değil adalet, yıkmak değil onarma, zıtlaşmak değil anlamı yeniden buluşturma iradesi vardır. Her insana ve insan topluluğuna saygıyla yaklaşmak ve onların insanlığa katkısını görmek vardır.'
'Eğitimde dekolonizasyon' temasıyla yapılacak konuşmaların, söyleşilerin ve atölyelerin gün boyu sürmesi planlanıyor.




